Müdahale gelene kadar 1 Euro 44,88 TL ile tarihi rekorunu kırdı. Durumun daha kötü tarafı ise hem ABD hem de Avrupa para bastığı ve enflasyonlarının arttığı halde bizde daha çok para basılıp üstüne bir de kurun yükselmesi. Bu zamana kadar baskıladıkları kuru serbest bıraksalar nerelere kadar çıkacak tahmin bile edemiyoruz. Böyle giderse yaz aylarında turizmde patlama yaşanır. Son bir iki yıldır herkes fiyatların yüksekliğinden şikayetçiydi. İhracatçılar da düşük kurdan rahatsızdı. Her şeyi kendi haline bıraksalar daha iyi olabilir.
O fiyatlardan satan olmuş müdür? Kuyumcular altın 4100 TL olunca altın almadı o fiyatlardan. Çünkü biliyorlar ki fiyat tepki olsun diye çıktı ve geri gelecek.
Ama İmamoğlu tutuklanır ve İstanbul büyükşehire kayyım atanırsa Euro 50 TL olur hem de 1-2 haftaya kalmaz
Bunun çözümünü kısmen buldular. Eksi rezerve gitme pahasına merkezin parasını satarak doları tutuyorlar. Merkezin dediğim vatandaşın parası yani. Aslen vatandaş dolar alarak kendi kasasını boşaltıyor. İktidarın böyle yaparak ne kadar dolar alırsak alalım, nasıl olsa kur oynamıyor düşüncesini vatandaşa aşılıyor. Böyle olunca vatandaş dolar almaktan kendiliğinden vazgeçer nasıl olsa diyor. Olur da merkez bankası batarsa da kendileri batırır kafasındalar. Aslında normal şartlar altında bu çok da yanlış bir yaklaşım değil. Ama sıkıntı şu:
Yanlış asıl olan kısım, kendilerinin hukuksuz şekilde insanları hapse göndererek vatandaşa dolara yönelmek için gerekli motivasyonu veriyor olmaları.
Bir yandan dolar almasınlar diye bezdirme politikası uygulanırken, öteki taraftan da dolara yüklenilsin diye ellerinden gelen yapılıyor.
Peki bunun sonunda ne oluyor?
Olan şu, merkezin kasası ucuz ile kur bilerek vatandaşa soyduruluyor. Şu an ülkedeki en ucuz şey dolar ama alınan dolarlar bizim kendi geleceğimizden çalınıyor farkında değiliz. Öyle bir sonsuz döngü ki bu… Dilim döndüğümce anlatmaya çalışıyorum.
Eğer vatandaş yarın yokmuş gibi dolara yüklenip rezervleri yeniden eksiye gönderirse, bir gece khk ile döviz hesaplarına ayar çekilir ve bunun direkt sebebi vatandaşın kendisi, dolaylı sebebi de bu ortamı yaratan iktidar olur.